Trabzonspor'u Tanıyalım..!
1 sayfadaki 1 sayfası
Trabzonspor'u Tanıyalım..!
Renkler bordo-Mavi
Takma İsim :Karadeniz Fırtınası
Kuruluş :1967
Stad :Hüseyin Avni Aker
Kapasite :20,750
Türkiye
İdman Cemiyetleri ittifakının kurulması ve Türk Sporunun bu ilk
örgütünün tüm Anadolu'ya yayılması,Trabzon'da da etkisini göstermişti.
Bu etki sonucu yeni yeni kulüpler kurulmaya başlanmıştı. İdmanocağı,
İdmangücü, Necmiati'den sonra Trabzon Lisesi bünyesinde Lise adını
taşıyan yeni bir kulübün kurulmasıyla kulüp sayısı 4 olmuştu. 1923
yılından sonra Trabzon'da İdmanocağı ve İdmangücü arasında büyük bir
rekabet başlamıştı. Bu öyle bir rekabetti ki; İstanbul'daki Galatasaray-
Fenerbahçe rekabetine benziyordu. Hatta zaman zaman onu bastırdığı bile
oluyordu.
Trabzon sanki Ocaklılar, Güçlüler diye ikiye
ayrılmıştı. Kentte futbolun bu iki takım arasındaki rekabetten yüceldiği
söylenebilir. Rekabet zamanla öylesine büyük boyutlara vardı ki;
Trabzon'un, Türkiye liglerinde geç temsil edilmesine bile neden oldu. Bu
iki kulüp arasındaki çekişme, şehrin futbolundaki kaliteyi de her geçen
gün artıran faktörlerin başında yer aldı.
Trabzon'da ilk resmi
lig maçları 1923 yılında oynanmaya başlandı. İlk sezonda İdmanocağı
şampiyon olmuştu. Bunu 1923-24,1924-25 sezonlarında Lise takımının arka
arkaya şampiyonlukları izledi. 1925 yılında yine İdmanocağı şampiyon
olurken, 1929 yılına kadar da önce Lise, arkasından Muallim Mektebi daha
sonra da Ticaret Lisesi takımları mutlu sona ulaştılar.
İdmanocağı
ile İdmangücü arasındaki büyük rekabet 1930'dan sonra had safhaya
ulaştı. 1929-30'dan sonra 5 kez arka arkaya İdmanocağı'nın şampiyonluğu,
1934-35 sezonundan itibaren de İdmangücü'nün tam 7 yıl arka arkaya
şampiyon olması bu iki takım arasındaki rekabeti büsbütün
alevlendirmişti.
1940'lı yıllarda Trabzon futbolundaki güç Lise
takımlarına geçmişti. Lise takımının tam 6 kez arka arkaya şampiyonluğu
kazanması da bunu gösteriyordu. Bu aralar dikkat çeken bir husus da,
Trabzon'daki bütün yıldız futbolcuların Lise takımlarından yetişmiş
olmalarıydı. Özellikle de Trabzon Lisesi adeta futbolcu üreten bir tarla
haline gelmişti. 1947-48 sezonundan itibaren şampiyonluk yine
İdmanocağı ile İdmangücü arasında el değiştiriyordu. Bu arada Necmiati
de iki sezon şampiyon olarak Trabzon futbolunda söz sahibi oldu. Tam bu
sıralarda Trabzon'da yeni yeni kulüpler de kuruluyordu. 1935'de kurulan
Doğan Gençlik, 1941 yılında Akçaabat Lisesi'nde kurulan Akçaabat Gençlik
(Bugünkü Sebatspor), 1950 yılında Sürmene'de kurulan Sürmene Gençlik,
1952 yılında aynı ilçede kurulan Zafer Gençlik, 1953 yılında Yolspor,
1955 yılında kurulan Yalıspor bu takımların başında geliyordu.
1930'Iu
yıllarda başlayan İdmanocağı, İdmangücü rekabeti 1940, 1950 ve 1960'Iı
yıllarda olanca şiddetiyle devam ediyordu. Bu, gittikçe rekabetten öte
boyutlara varmaktaydı. Ocaklı ve Güçlü olmak Trabzon'da adeta bir spor
mezhebi haline gelmişti. En kötü sezonlarda bile rekabetlerinden hiç bir
şey kaybetmiyorlardı.
Trabzon öylesine ikiye ayrılmıştı ki;
Ocaklılar, Sarı-Kırmızı diye İstanbul'daki Galatasaray'ı, İdmangüçlüler
de Yeşil-Beyaz renklerine rağmen sırf Galatasaray'ın karşısında
olabilmek adına kendilerine en yakın rengi taşıdıklarına inandıkları
Fenerbahçe'yi destekliyorlardı. Rekabet bir de bu sekliyle alevlenmişti.
Bu arada renkleri Sarı Lacivert olan Necmiati bile bu rekabetin dışında
kalmıştı. Aslında bu büyük rekabetten en karlı Trabzon futbolu
çıkıyordu. Öncelikle şehirde futbol tutkusu körüklenmişti. Bu büyük
rekabetten doğan büyük iddia, Trabzon'da büyük yıldızların çıkmasına
neden olmuştur. Ancak, Trabzon insanının alın yazısı olan gurbetçilik
1930'Iu yıllarda Trabzon'daki futbol yıldızlarının kaderini etkilemişti.
Pek çoğu yüksek öğrenim uğruna ana kucaklarını baba ocaklarını terk
etmek zorunda kalmıştı. Gittikleri İstanbul ve Ankara'da sürdürdükleri
futbol yaşamlarında gerçekten büyük yıldız oldular. Bir Hasan Polat ve
kardeşi Ali Polat Ankara Gençlerbirliği'nde ,bir Selim Şatıroğlu, Ahmet
Karlıklı Galatasaray'da, bir Taka Naci, Zekeriya Bali Fenerbahçe'de,
Nazmi Bilge Beşiktaş'ta yıldız futbolcu olu verdiler.
Tüm yurt
çapında 1962 - 1963 sezonunda her ilde bir takım kurulması öngörülmüştü.
Zamanın Futbol Federasyonu Başkanı Orhan Şeref Apak, Türkiye Liglerini
güçlendirmek ve tüm yurda yaymak amacıyla bir seferberlik başlatmıştı.
Her ilde, bir futbol takımı kurulup Türkiye liglerinde yer alma
seferberliği büyük bir hızla devam ediyordu. Trabzon elbette ki bunun
dışında kalamazdı. Yalnız bir il Kulübü kurulmasının çok zor olduğu
illerin başında kuşkusuz Trabzon geliyordu. Çünkü ; İdmanocağı,
İdmangücü rekabeti Trabzon futboluna öylesine hakimdi ki bu iki kulübün
bir çatı altında toplanmasına imkan yoktu. Nitekim böyle bir girişimde
bulunmak isteyen bir avuç idealistin, daha ilk çalışmalarında bunun
aşırı derecede zor olduğu gerçeği bir kez daha anlaşılmıştı.
Tüm
Trabzonlular, Trabzonspor adıyla bir kulübün kurulmasını yürekten
arzuluyorlar, ancak bu işi bir türlü gerçekleştirememenin ezikliğini
yaşıyorlardı. Kentteki yetkililerin ve sevilen insanların da araya
girmesi, sonucu pek değiştirmiyordu. Ocaklılar da, Güçlüler de yeni
kurulacak kulüpte kendi isimlerinin, hatta renklerinin hakim olmasını
istiyorlardı ve bu konuda en ufak bir fedakarlıkta bulunmuyorlardı. Her
gün, her akşam toplantı üstüne toplantı yapılıyordu. Bazen tam bir
anlaşma zemini ortaya çıkıyor ama yine en ufak bir ayrıntı her şeyi
berbat ediyordu. Silahlar havaya sıkılıyor, karakollara, hatta
mahkemelere kadar uzanan olaylara rastlanıyordu. Öte yandan Futbol
Federasyonu'nun İl kulüpleri için tanıdığı sürenin de sonu yaklaşıyordu.
İdmanocağı, Martıspor ve Yıldızspor'un da katılımı ile 21
Haziran 1966'da sarı-kırmızı renkler altında, Türkiye 2. Ligi'ne
alınıyordu. Ancak, resmi bir yazının süresi içinde ilgili yere tebliğ
edilmemesi üzerine İdmanocağı'nın İkinci ligde oynaması durdurulunca,
yaklaşık bir ay sonra 20 Temmuz 1966'da bu kez idmangücü, Karadenizgücü,
Martıspor ve Yolspor'un katılmasıyla kırmızı-beyazlı renkleri taşıyan
Trabzonspor kurulmuştu. Ne var ki ; İdmanocağı buna karşı çıkmış ve
Danıştay'a açtığı dava ile yürütmeyi durdurma kararı almıştı. İşte o
anda ortalık yine karıştı. Trabzon'daki gergin durum üzerine araya
Zamanın Beden Terbiyesi Genel Müdürü UIvi Yenal girmişti. UIvi Yenal,
İdmanocağı ve İdmangücü'nün birleşmemeleri halinde iki kulübün de
Türkiye 2. Ligi'ne alınmayacağını bildirmişti. Bu karar,Trabzon'da ve
her iki kulüp çevresinde tam bir "Şok" etkisi yaratmıştı. Birleşmeleri
büyük sorun olan bu iki kulübün birleşmemeleri halinde, Trabzon kenti,
Türkiye liglerinde temsil edilemeyecekti. Trabzon'da geceli gündüzlü
yapılan ve büyük tartışmalara neden olan sıra toplantılar sonunda, 2
Ağustos 1967 günü İdmanocağı ile İdmangücü birleşmesi gerçekleşmiş ve
Trabzonspor ; İdmanocağı, İdmangücü, Karadenizgücü ve Martıspor'un
birleşmesi ile ortaya çıkmıştı.
Artık bütün resmi işlemler
tamamlandıktan sonra sıra gelmişti Trabzonspor'un renklerine; renk
bulmak öyle kolay olmadı. Trabzon'da uzun yıllar süren İdmanocağı -
İdmangücü rekabetinde sarı-kırmızı ve yeşil-beyaz renkler hakimdi.
Trabzonspor'un forma rengi bu renklerin dışında olmalıydı. Trabzon'u ve
Karadeniz'i simgeleyen renkler aranıyordu. Ömrünün yarısını futbola
adayan ve Trabzonspor'da da 14 yıla yakın bir süre yöneticilik yapan
Divan Başkanlık Kurulu Başkanı Nizamettin Algan, Trabzonspor'un renkleri
üzerinde aylarca mutabakata varılamadığını dile getiriyor. Ankara'da
federasyon binasında günlerce toplantıların sürdüğünü, masanın bir
tarafında İdmanocağı, diğer tarafında İdmangücü takımlarının oturduğunu
ve renk üzerine uzun tartışmaların yapıldığından söz ediyor. İki Trabzon
kulübünün Ankara-Trabzon hattında gidip gelmelerin ardından, Trabzon
Vilayet binasında, zamanın Valisi Celal Kayacan'ın odasında varılan
anlaşmayla, ''bordo-mavi'' Trabzonspor'un rengi oluyor.
Bu
renklerde, hamsinin bordo gözleri, Karadeniz'in mavi suları tamamen
espriden ibaret olan bir benzetmedir. 1966'da Trabzonspor Gençlik Kulübü
(eski İdmangücü) kırmızı-beyaz formayla kurulmuştu. İdmanocağı'nın da
renkleri sarı-kırmızı idi. Trabzonspor Gençlik, Trabzon'u temsilen ligde
bir yıl böyle oynamıştı. Bir süre sonra İdmanocağı Danıştay'a müracaat
etmişti.
O dönemde, Anadolu'da başlayan profesyonelleşme
neticesinde her ilden 1 takım isteniyordu. İl isminin sonuna ''spor''
kelimesini eklemek ve en az üç takımdan oluşmak şartı aranıyordu.
İdmangücü de, Martıspor ve Karadenizgücü (Yalıspor) yanına alarak lige
başvuruyor. Neden İdmanocağı yok ? Çünkü İstanbul'daki Fenerbahçe ile
Galatasaray arasındaki rekabetin aynısı Trabzonda'da yaşanıyordu.
İdmanocağı, tesis, bütçe gibi prosedürlere uyuyor, amatör futbolda da
Türkiye genelinde şampiyonluklar yaşıyor ve dereceler alıyordu.
İdmanocağı, adını ve sarı-kırmızılı formasını Profesyonel Futbol liginde
tescil ettiriyordu.
Trabzonspor Gençlik'i kuran İdmangücü
grubu Valiliğe gelen evrakı sümen altı edip, İdmanocağı'na bu evrakı
verdirmiyor. Zamanın Federasyon Başkanı Orhan Şeref APAK ile birlikte
Ulvi YENAL, bu iki kulübü birleştirmeye çalışıyor. Bu iki kulüp, yeniden
görüşmelere başlıyor. Ankara'da, Beden Terbiyesi Genel Müdürü Ulvi
Yenal'ın makamında bu işler yeniden yoğruluyor. Birleşeceğiz naraları
atılırken, sıra renk konusuna gelince kıyamet kopuyor. Sarı-kırmızı ve
kırmızı-beyaz konusunda mutabakata varılamayınca bu renklerin dışında
bir renk bulalım deniyor. UIvi Yenal da, "bu renk tartışmalarını"
bırakın artık diyor ve ekliyor : "Trabzonspor Gençlik Kulübü'nü iptal
ediyorum" Danıştay kararını uyguluyor ve "Trabzon'dan takım almıyorum"
şeklinde kızgınlığını dile getiriyor. Sonra, toplantı tekrar başlıyor. O
arada odada, UIvi Yenal'ın müşavirlerinden biri, "Karadeniz'in karası,
denizin mavisi diyerek, siyah-maviyi öneriyor. Ancak, bu renk teklifine
kimse sıcak bakmıyor.
UIvi Yenal, sonunda, "daha fazla yormayın
beni. Bir renk, İdmanocağı, bir renk de İdmangücü söylesin ve bu iş
bitsin" diyor. İdmanocağı grubundan rahmetli, Hasan Bey, "koyu bordo"
diyor. Trabzonspor Gençlik'i kuran İdmangücü ise, "açık mavi" diyor.
Renklerde mutabakat sağlandı ancak, biz bu anlaşmaya rağmen imzayı orada
atamadık. Son anda, ne olduğunu şimdi hatırlayamadığım bir kavga daha
çıktı ve UIvi Yenal da, "Allah'ın selameti başınıza, sizle daha fazla
uğraşamam" diyerek odacısını çağırdı ve "Trabzon Valiliği'ne,
Trabzon'dan takım almayacağız tebliğini yap" dedi. Bu haber Trabzon'a
gider gitmez, Vali Celal Kaya CAN, Trabzon'da kulüp idarecilerini
vilayet binasında toplantıya aldı. Biz de, Ankara dönüşünde
havaalanından bir arabayla vilayete geçtik. Orada mutabakata vardık.
Bugünkü Trabzon'daki Garanti Bankası'nın üstündeki Ticaret Odası'na
geçerek, Trabzonspor'un tüzüğünü hazırlamaya başladık. Trabzonspor'un
kuruluşu ve renkleri de işte böyle oluştu.
Hüseyin Avni Aker
1889
yılında Trabzon’ un Vakfıkebir ilçesinin Çavuşlu Köyü’nde dünyaya
geldi. İlk,orta tahsilini Trabzon’ da yaptı ve Trabzon mahalli
mektebinden mezun oldu. İstiklal Savaşı’na katılarak cephede düşmana
karşı savaştı. 1925 yılına kadar Akçaabat ,Sürmene ve Trabzon’da ilkokul
öğretmenliği yaptı.1926 yılında ünlü spor adamı Selim Sırrı Tarcan
tarafından İstanbul ‘da açılan Beden Eğitimi Kursuna katıldı ve buradan
diploma aldı. Trabzon tarihinin ilk beden eğitimi öğretmeni olarak
tarihe geçen H. Avni Aker Trabzon Lisesi Muallim Mektebi ve Ticaret
Lisesine atandı. Buralardaki başarılı hizmetlerinden sonra Beden
Terbiyesi Bölge Asbaşkanlığı (şimdiki Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü)
görevini üstlenerek Trabzon sporunun en üst mak****** yükselen değerli
spor adamı yaşama veda ettiği 1944 yılına kadar bu görevini sürdürdü.
Hüseyin
Avni Aker görevde bulunduğu yıllar içinde Trabzon ‘a bir stat
kazandırmak ve bugün stadın bulunduğu araziyi bu amaçla istimlak etmek
için çok uğraştı. Onun müthiş çabası daha sonra adının verildiği stadı
Trabzon futboluna kazandırdı.
Hüseyin Avni Aker ‘in arkadaşı olan
ünlü Beden Eğitimi Öğretmeni ve antrenör Hayri Gür stada Avni Aker
adının verilme öyküsünü şöyle anlatıyor. “1940 ‘lı yıllarda Hüseyin Avni
Aker ‘le aynı okulda beraber çalıştık. Kendisi hem lisede öğretmendi
hem de Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüğü ‘ne vali nezdinde asbaşkanlık
görevini yürütüyordu. 1972-77 yılları arasında Trabzon ‘da Beden
Terbiyesi ‘nde 5 yıl bölge müdürü olarak çalıştım.bu sırada stad inşaatı
tamamen bitmiş ve isim aranıyordu . zamanın valisi Adil Ciğeroğlu
başkanlığında bir genel kurul oluşturuldu.bu genel kurul da ben de
vardım ve Hüseyin Avni Aker ismini ben teklif ettim. Çünkü bu stada en
çok onun emeği geçmişti. Sanat Okulu ile Yeni Mahalle arası o zamanlar
uçurumdu ve bu uçurumu at arabaları ile toprak taşıyarak doldurduk.
Toprağı zemine serdikten sonra çimleri ekmeye başladık. Daha sonra ise
altmış kişilik kapalı tribün ile açık tribün yaptık. O zamanın parasıyla
tüm bunlar 40 bin liraya mal olmuştu. Tüm bunları vali Ciğeroğlu ‘na
anlatınca o da bana hak verdi ve stada Avni Aker ‘in isminin verilmesini
istedi. O zamanlar buna tek karşı çıkan rahmetli Ziya Nemli olmuştu.
Nemli stada İdmanocağının eski kaptanı Rıza Kuğu ‘nun adının verilmesini
istiyordu.
Takma İsim :Karadeniz Fırtınası
Kuruluş :1967
Stad :Hüseyin Avni Aker
Kapasite :20,750
Türkiye
İdman Cemiyetleri ittifakının kurulması ve Türk Sporunun bu ilk
örgütünün tüm Anadolu'ya yayılması,Trabzon'da da etkisini göstermişti.
Bu etki sonucu yeni yeni kulüpler kurulmaya başlanmıştı. İdmanocağı,
İdmangücü, Necmiati'den sonra Trabzon Lisesi bünyesinde Lise adını
taşıyan yeni bir kulübün kurulmasıyla kulüp sayısı 4 olmuştu. 1923
yılından sonra Trabzon'da İdmanocağı ve İdmangücü arasında büyük bir
rekabet başlamıştı. Bu öyle bir rekabetti ki; İstanbul'daki Galatasaray-
Fenerbahçe rekabetine benziyordu. Hatta zaman zaman onu bastırdığı bile
oluyordu.
Trabzon sanki Ocaklılar, Güçlüler diye ikiye
ayrılmıştı. Kentte futbolun bu iki takım arasındaki rekabetten yüceldiği
söylenebilir. Rekabet zamanla öylesine büyük boyutlara vardı ki;
Trabzon'un, Türkiye liglerinde geç temsil edilmesine bile neden oldu. Bu
iki kulüp arasındaki çekişme, şehrin futbolundaki kaliteyi de her geçen
gün artıran faktörlerin başında yer aldı.
Trabzon'da ilk resmi
lig maçları 1923 yılında oynanmaya başlandı. İlk sezonda İdmanocağı
şampiyon olmuştu. Bunu 1923-24,1924-25 sezonlarında Lise takımının arka
arkaya şampiyonlukları izledi. 1925 yılında yine İdmanocağı şampiyon
olurken, 1929 yılına kadar da önce Lise, arkasından Muallim Mektebi daha
sonra da Ticaret Lisesi takımları mutlu sona ulaştılar.
İdmanocağı
ile İdmangücü arasındaki büyük rekabet 1930'dan sonra had safhaya
ulaştı. 1929-30'dan sonra 5 kez arka arkaya İdmanocağı'nın şampiyonluğu,
1934-35 sezonundan itibaren de İdmangücü'nün tam 7 yıl arka arkaya
şampiyon olması bu iki takım arasındaki rekabeti büsbütün
alevlendirmişti.
1940'lı yıllarda Trabzon futbolundaki güç Lise
takımlarına geçmişti. Lise takımının tam 6 kez arka arkaya şampiyonluğu
kazanması da bunu gösteriyordu. Bu aralar dikkat çeken bir husus da,
Trabzon'daki bütün yıldız futbolcuların Lise takımlarından yetişmiş
olmalarıydı. Özellikle de Trabzon Lisesi adeta futbolcu üreten bir tarla
haline gelmişti. 1947-48 sezonundan itibaren şampiyonluk yine
İdmanocağı ile İdmangücü arasında el değiştiriyordu. Bu arada Necmiati
de iki sezon şampiyon olarak Trabzon futbolunda söz sahibi oldu. Tam bu
sıralarda Trabzon'da yeni yeni kulüpler de kuruluyordu. 1935'de kurulan
Doğan Gençlik, 1941 yılında Akçaabat Lisesi'nde kurulan Akçaabat Gençlik
(Bugünkü Sebatspor), 1950 yılında Sürmene'de kurulan Sürmene Gençlik,
1952 yılında aynı ilçede kurulan Zafer Gençlik, 1953 yılında Yolspor,
1955 yılında kurulan Yalıspor bu takımların başında geliyordu.
1930'Iu
yıllarda başlayan İdmanocağı, İdmangücü rekabeti 1940, 1950 ve 1960'Iı
yıllarda olanca şiddetiyle devam ediyordu. Bu, gittikçe rekabetten öte
boyutlara varmaktaydı. Ocaklı ve Güçlü olmak Trabzon'da adeta bir spor
mezhebi haline gelmişti. En kötü sezonlarda bile rekabetlerinden hiç bir
şey kaybetmiyorlardı.
Trabzon öylesine ikiye ayrılmıştı ki;
Ocaklılar, Sarı-Kırmızı diye İstanbul'daki Galatasaray'ı, İdmangüçlüler
de Yeşil-Beyaz renklerine rağmen sırf Galatasaray'ın karşısında
olabilmek adına kendilerine en yakın rengi taşıdıklarına inandıkları
Fenerbahçe'yi destekliyorlardı. Rekabet bir de bu sekliyle alevlenmişti.
Bu arada renkleri Sarı Lacivert olan Necmiati bile bu rekabetin dışında
kalmıştı. Aslında bu büyük rekabetten en karlı Trabzon futbolu
çıkıyordu. Öncelikle şehirde futbol tutkusu körüklenmişti. Bu büyük
rekabetten doğan büyük iddia, Trabzon'da büyük yıldızların çıkmasına
neden olmuştur. Ancak, Trabzon insanının alın yazısı olan gurbetçilik
1930'Iu yıllarda Trabzon'daki futbol yıldızlarının kaderini etkilemişti.
Pek çoğu yüksek öğrenim uğruna ana kucaklarını baba ocaklarını terk
etmek zorunda kalmıştı. Gittikleri İstanbul ve Ankara'da sürdürdükleri
futbol yaşamlarında gerçekten büyük yıldız oldular. Bir Hasan Polat ve
kardeşi Ali Polat Ankara Gençlerbirliği'nde ,bir Selim Şatıroğlu, Ahmet
Karlıklı Galatasaray'da, bir Taka Naci, Zekeriya Bali Fenerbahçe'de,
Nazmi Bilge Beşiktaş'ta yıldız futbolcu olu verdiler.
Tüm yurt
çapında 1962 - 1963 sezonunda her ilde bir takım kurulması öngörülmüştü.
Zamanın Futbol Federasyonu Başkanı Orhan Şeref Apak, Türkiye Liglerini
güçlendirmek ve tüm yurda yaymak amacıyla bir seferberlik başlatmıştı.
Her ilde, bir futbol takımı kurulup Türkiye liglerinde yer alma
seferberliği büyük bir hızla devam ediyordu. Trabzon elbette ki bunun
dışında kalamazdı. Yalnız bir il Kulübü kurulmasının çok zor olduğu
illerin başında kuşkusuz Trabzon geliyordu. Çünkü ; İdmanocağı,
İdmangücü rekabeti Trabzon futboluna öylesine hakimdi ki bu iki kulübün
bir çatı altında toplanmasına imkan yoktu. Nitekim böyle bir girişimde
bulunmak isteyen bir avuç idealistin, daha ilk çalışmalarında bunun
aşırı derecede zor olduğu gerçeği bir kez daha anlaşılmıştı.
Tüm
Trabzonlular, Trabzonspor adıyla bir kulübün kurulmasını yürekten
arzuluyorlar, ancak bu işi bir türlü gerçekleştirememenin ezikliğini
yaşıyorlardı. Kentteki yetkililerin ve sevilen insanların da araya
girmesi, sonucu pek değiştirmiyordu. Ocaklılar da, Güçlüler de yeni
kurulacak kulüpte kendi isimlerinin, hatta renklerinin hakim olmasını
istiyorlardı ve bu konuda en ufak bir fedakarlıkta bulunmuyorlardı. Her
gün, her akşam toplantı üstüne toplantı yapılıyordu. Bazen tam bir
anlaşma zemini ortaya çıkıyor ama yine en ufak bir ayrıntı her şeyi
berbat ediyordu. Silahlar havaya sıkılıyor, karakollara, hatta
mahkemelere kadar uzanan olaylara rastlanıyordu. Öte yandan Futbol
Federasyonu'nun İl kulüpleri için tanıdığı sürenin de sonu yaklaşıyordu.
İdmanocağı, Martıspor ve Yıldızspor'un da katılımı ile 21
Haziran 1966'da sarı-kırmızı renkler altında, Türkiye 2. Ligi'ne
alınıyordu. Ancak, resmi bir yazının süresi içinde ilgili yere tebliğ
edilmemesi üzerine İdmanocağı'nın İkinci ligde oynaması durdurulunca,
yaklaşık bir ay sonra 20 Temmuz 1966'da bu kez idmangücü, Karadenizgücü,
Martıspor ve Yolspor'un katılmasıyla kırmızı-beyazlı renkleri taşıyan
Trabzonspor kurulmuştu. Ne var ki ; İdmanocağı buna karşı çıkmış ve
Danıştay'a açtığı dava ile yürütmeyi durdurma kararı almıştı. İşte o
anda ortalık yine karıştı. Trabzon'daki gergin durum üzerine araya
Zamanın Beden Terbiyesi Genel Müdürü UIvi Yenal girmişti. UIvi Yenal,
İdmanocağı ve İdmangücü'nün birleşmemeleri halinde iki kulübün de
Türkiye 2. Ligi'ne alınmayacağını bildirmişti. Bu karar,Trabzon'da ve
her iki kulüp çevresinde tam bir "Şok" etkisi yaratmıştı. Birleşmeleri
büyük sorun olan bu iki kulübün birleşmemeleri halinde, Trabzon kenti,
Türkiye liglerinde temsil edilemeyecekti. Trabzon'da geceli gündüzlü
yapılan ve büyük tartışmalara neden olan sıra toplantılar sonunda, 2
Ağustos 1967 günü İdmanocağı ile İdmangücü birleşmesi gerçekleşmiş ve
Trabzonspor ; İdmanocağı, İdmangücü, Karadenizgücü ve Martıspor'un
birleşmesi ile ortaya çıkmıştı.
Artık bütün resmi işlemler
tamamlandıktan sonra sıra gelmişti Trabzonspor'un renklerine; renk
bulmak öyle kolay olmadı. Trabzon'da uzun yıllar süren İdmanocağı -
İdmangücü rekabetinde sarı-kırmızı ve yeşil-beyaz renkler hakimdi.
Trabzonspor'un forma rengi bu renklerin dışında olmalıydı. Trabzon'u ve
Karadeniz'i simgeleyen renkler aranıyordu. Ömrünün yarısını futbola
adayan ve Trabzonspor'da da 14 yıla yakın bir süre yöneticilik yapan
Divan Başkanlık Kurulu Başkanı Nizamettin Algan, Trabzonspor'un renkleri
üzerinde aylarca mutabakata varılamadığını dile getiriyor. Ankara'da
federasyon binasında günlerce toplantıların sürdüğünü, masanın bir
tarafında İdmanocağı, diğer tarafında İdmangücü takımlarının oturduğunu
ve renk üzerine uzun tartışmaların yapıldığından söz ediyor. İki Trabzon
kulübünün Ankara-Trabzon hattında gidip gelmelerin ardından, Trabzon
Vilayet binasında, zamanın Valisi Celal Kayacan'ın odasında varılan
anlaşmayla, ''bordo-mavi'' Trabzonspor'un rengi oluyor.
Bu
renklerde, hamsinin bordo gözleri, Karadeniz'in mavi suları tamamen
espriden ibaret olan bir benzetmedir. 1966'da Trabzonspor Gençlik Kulübü
(eski İdmangücü) kırmızı-beyaz formayla kurulmuştu. İdmanocağı'nın da
renkleri sarı-kırmızı idi. Trabzonspor Gençlik, Trabzon'u temsilen ligde
bir yıl böyle oynamıştı. Bir süre sonra İdmanocağı Danıştay'a müracaat
etmişti.
O dönemde, Anadolu'da başlayan profesyonelleşme
neticesinde her ilden 1 takım isteniyordu. İl isminin sonuna ''spor''
kelimesini eklemek ve en az üç takımdan oluşmak şartı aranıyordu.
İdmangücü de, Martıspor ve Karadenizgücü (Yalıspor) yanına alarak lige
başvuruyor. Neden İdmanocağı yok ? Çünkü İstanbul'daki Fenerbahçe ile
Galatasaray arasındaki rekabetin aynısı Trabzonda'da yaşanıyordu.
İdmanocağı, tesis, bütçe gibi prosedürlere uyuyor, amatör futbolda da
Türkiye genelinde şampiyonluklar yaşıyor ve dereceler alıyordu.
İdmanocağı, adını ve sarı-kırmızılı formasını Profesyonel Futbol liginde
tescil ettiriyordu.
Trabzonspor Gençlik'i kuran İdmangücü
grubu Valiliğe gelen evrakı sümen altı edip, İdmanocağı'na bu evrakı
verdirmiyor. Zamanın Federasyon Başkanı Orhan Şeref APAK ile birlikte
Ulvi YENAL, bu iki kulübü birleştirmeye çalışıyor. Bu iki kulüp, yeniden
görüşmelere başlıyor. Ankara'da, Beden Terbiyesi Genel Müdürü Ulvi
Yenal'ın makamında bu işler yeniden yoğruluyor. Birleşeceğiz naraları
atılırken, sıra renk konusuna gelince kıyamet kopuyor. Sarı-kırmızı ve
kırmızı-beyaz konusunda mutabakata varılamayınca bu renklerin dışında
bir renk bulalım deniyor. UIvi Yenal da, "bu renk tartışmalarını"
bırakın artık diyor ve ekliyor : "Trabzonspor Gençlik Kulübü'nü iptal
ediyorum" Danıştay kararını uyguluyor ve "Trabzon'dan takım almıyorum"
şeklinde kızgınlığını dile getiriyor. Sonra, toplantı tekrar başlıyor. O
arada odada, UIvi Yenal'ın müşavirlerinden biri, "Karadeniz'in karası,
denizin mavisi diyerek, siyah-maviyi öneriyor. Ancak, bu renk teklifine
kimse sıcak bakmıyor.
UIvi Yenal, sonunda, "daha fazla yormayın
beni. Bir renk, İdmanocağı, bir renk de İdmangücü söylesin ve bu iş
bitsin" diyor. İdmanocağı grubundan rahmetli, Hasan Bey, "koyu bordo"
diyor. Trabzonspor Gençlik'i kuran İdmangücü ise, "açık mavi" diyor.
Renklerde mutabakat sağlandı ancak, biz bu anlaşmaya rağmen imzayı orada
atamadık. Son anda, ne olduğunu şimdi hatırlayamadığım bir kavga daha
çıktı ve UIvi Yenal da, "Allah'ın selameti başınıza, sizle daha fazla
uğraşamam" diyerek odacısını çağırdı ve "Trabzon Valiliği'ne,
Trabzon'dan takım almayacağız tebliğini yap" dedi. Bu haber Trabzon'a
gider gitmez, Vali Celal Kaya CAN, Trabzon'da kulüp idarecilerini
vilayet binasında toplantıya aldı. Biz de, Ankara dönüşünde
havaalanından bir arabayla vilayete geçtik. Orada mutabakata vardık.
Bugünkü Trabzon'daki Garanti Bankası'nın üstündeki Ticaret Odası'na
geçerek, Trabzonspor'un tüzüğünü hazırlamaya başladık. Trabzonspor'un
kuruluşu ve renkleri de işte böyle oluştu.
Hüseyin Avni Aker
1889
yılında Trabzon’ un Vakfıkebir ilçesinin Çavuşlu Köyü’nde dünyaya
geldi. İlk,orta tahsilini Trabzon’ da yaptı ve Trabzon mahalli
mektebinden mezun oldu. İstiklal Savaşı’na katılarak cephede düşmana
karşı savaştı. 1925 yılına kadar Akçaabat ,Sürmene ve Trabzon’da ilkokul
öğretmenliği yaptı.1926 yılında ünlü spor adamı Selim Sırrı Tarcan
tarafından İstanbul ‘da açılan Beden Eğitimi Kursuna katıldı ve buradan
diploma aldı. Trabzon tarihinin ilk beden eğitimi öğretmeni olarak
tarihe geçen H. Avni Aker Trabzon Lisesi Muallim Mektebi ve Ticaret
Lisesine atandı. Buralardaki başarılı hizmetlerinden sonra Beden
Terbiyesi Bölge Asbaşkanlığı (şimdiki Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü)
görevini üstlenerek Trabzon sporunun en üst mak****** yükselen değerli
spor adamı yaşama veda ettiği 1944 yılına kadar bu görevini sürdürdü.
Hüseyin
Avni Aker görevde bulunduğu yıllar içinde Trabzon ‘a bir stat
kazandırmak ve bugün stadın bulunduğu araziyi bu amaçla istimlak etmek
için çok uğraştı. Onun müthiş çabası daha sonra adının verildiği stadı
Trabzon futboluna kazandırdı.
Hüseyin Avni Aker ‘in arkadaşı olan
ünlü Beden Eğitimi Öğretmeni ve antrenör Hayri Gür stada Avni Aker
adının verilme öyküsünü şöyle anlatıyor. “1940 ‘lı yıllarda Hüseyin Avni
Aker ‘le aynı okulda beraber çalıştık. Kendisi hem lisede öğretmendi
hem de Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüğü ‘ne vali nezdinde asbaşkanlık
görevini yürütüyordu. 1972-77 yılları arasında Trabzon ‘da Beden
Terbiyesi ‘nde 5 yıl bölge müdürü olarak çalıştım.bu sırada stad inşaatı
tamamen bitmiş ve isim aranıyordu . zamanın valisi Adil Ciğeroğlu
başkanlığında bir genel kurul oluşturuldu.bu genel kurul da ben de
vardım ve Hüseyin Avni Aker ismini ben teklif ettim. Çünkü bu stada en
çok onun emeği geçmişti. Sanat Okulu ile Yeni Mahalle arası o zamanlar
uçurumdu ve bu uçurumu at arabaları ile toprak taşıyarak doldurduk.
Toprağı zemine serdikten sonra çimleri ekmeye başladık. Daha sonra ise
altmış kişilik kapalı tribün ile açık tribün yaptık. O zamanın parasıyla
tüm bunlar 40 bin liraya mal olmuştu. Tüm bunları vali Ciğeroğlu ‘na
anlatınca o da bana hak verdi ve stada Avni Aker ‘in isminin verilmesini
istedi. O zamanlar buna tek karşı çıkan rahmetli Ziya Nemli olmuştu.
Nemli stada İdmanocağının eski kaptanı Rıza Kuğu ‘nun adının verilmesini
istiyordu.
█►SALVADOR◄█- : 2228
: 5
Mesaj Sayısı : 1603
Hesabı
Altın:: Full
Para:: Full
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz