Don Kişot Kitap Özeti
1 sayfadaki 1 sayfası
Don Kişot Kitap Özeti
DON KİŞOT KİTAP ÖZETİ
İspanya, Meça Kenti’nin köylerinden biride elli yaşlarında soylu bir
adam yaşardı. Bu adam boş zamanlarını şövalye romanları okuyarak
geçirirdi. Bu onda öyle bir tutku haline gelmişti ki kendini okuduğu
romanlarda anlatılan “gezici şövalye” olarak görmeye başlamıştı. Artık
o, evinde oturamazdı, Romanlarda olduğu gibi zırhını ve silahlarını alıp
serüvenden serüvene koşmalıydı. Fakat bir eksiği vardı, okuduğu
romanlarda her şövalyenin yaptığı kahramanlıkları adadığı bir prensesi
olurdu. Prenses olarak kendi köyünde yaşayan ve çok güzel bir kız olan
Aldonz Lorence’yi seçtikten sonra yola koyuldu yolda kendisinin şövalye
ilan ettirmediğini hatırladı, bu yüzden yolda gördüğü ilk kişiye kendini
şövalye ilan ettirecekti. Biraz daha yol aldıktan sonra bir han gördü,
bu hanı bir şatoya benzetti, içindede kendini şövalye ilan edecek bir
soylunun yaşadığını düşündü. Hancı Don Kişot’u ilk gördüğünde onun nasıl
bir insan olduğunu ve onun suyuna gitmeyi kendisi için uygun olacağını
düşündü ve Don Kişot’un isteğini geri çevirmedi. Sabaha karşı uydurma
bir tören düzenleyip Don Kişot’u şövalye ilan ettiler. Hancı şövalyeye
iyi bir şövalyenin parasının ve bir seyisinin olmasını gerektiğini
söyler. Buna inan Don Kişot köyüne dünüp biraz para ve birde seyis
bulmaya karar verir. Dönüş yolunda bir grup tüccarla karşılaşır ve
onları duelloya davet eder, düello esnasında atından düşen sövalye birde
dayak yer. Olaydan sonra oradan geçmekte olan bir köylü tarafından
bulunur ve köyüne getirilir. Köye döndüğünde ailesi onu bu işten vaz
geçirmeye çalışsada o gezici şövalye olmaya kararlıdır. Yanına kendi
köyünde yaşayan Sanşo Panza bir delikanlıyı seyis olarak almak ister.
Delikanlıyı ikna ettikten sonra sabah erkenden yola koyulurlar. Bir süre
yol aldıktan sonra bir ovaya vardılar. Burada birçok yel değirmeni
vardır ve Don Kişot bunları dev sanarak üzerlerine yürümeye başlar,
seyisinin tüm engellemelerine rağmen vazgeçmez atını tüm gücüyle en
yakındaki yel değirmenine sürmeye başlar. Hayali bir deve saldıran
şövalye yel değirmenin kanadına takılarak yirmi metre ileri fırladı. Don
Kişot kendine geldikten sonra tekrar yola Lapice limanına doğru yola
çıkarlar. Yolculuk sırasında kendileri yorgun hisseden çift biraz mola
verirler. Bu sırada bir grup katırcının Don Kişot’un atının eğerini ve
Sanşo Panza’nın eşeğinin yüklerini çalmaya çalıştığını geçte olsa fark
ederler ve katırcılarla kavga eden Don ve Sanço kavgadan bir hayli kötü
durumda çıkarlar.
Zor da olsa kendilerini bir hana atarlar, içeriye perişan halde
girdiklerini gören hancı, karısı ve kızı onlara yardım ederler
yaralarını sararlar. Birkaç gün sonra handan ayrılı ve yeniden yola
koyulurlar.
Yolculuk sırasında yolun karşısından kendilerine doğru gelen bir atlı
görürler. Atlının başındaki gümüş tası Mambrrinin büyülü miğferi sanır
ve adama saldırır adam canını kurtarmak için her şeyini bırakır ve
kaçar. Aslında adam bir berber ve kafasındaki tasta yağmurdan korumak
için taktığı bir traş tasıydı. Sonra yeniden yola koyulurlar.
Yine yolculuk sırasında bir kalabalık gördüler ve bu kişiler zincirlerle
birlerine bağlı idiler Sanço bunların birer şuçlu olduklarını anladı ve
efendisini bu adamlardan uzak durması konusunda uyardı fakat Don Kişot
gezici şövalyenin görevleri arsında bu durumdaki kişileri kurtarmak ta
olduğunu savunarak onların yanlarına gitti. Onlara eşlik eden
şövalyelere saldırarak suçluların serbest kalmasını sağladı. Buna
karşılık olarak Don Kişot suçluları prensesi ilan ettiği Aldonz
Lorence’ya göndermek isteyince mahkumlar Don Kişotu taşlarlar ve hepsi
kendi yoluna gider.
Kara Dağa doğru yola koyulan kahramanlarımız oraya vardıkların birkaç
gün dinlemeye karara veriler. Burada Don Kişot’un aklına dünya
şövalyelerinin en kahramanı olan Aamadis de Gaules’ün yaptığını yapıp,
tuhaf delilikler yapıp, çile çekecek ve onları prensesine adayacaktı.
Prensesin bunlardan haberdar olması içinde seyisiyle bir mektup yazıp
ona gönderdi. Seyis bir hanın yanından geçerken köylüsü olan papaz ve
berberi gördü, papaz ve berber Don Kişotu gezici şövalyelikten vaz
geçirmek istiyorlardı. Sançodan Don Kişotun yerini öğrenip bir plan
yaparak Don Kişotu yeniden köyüne götürdüler. Fakat Don Kişot ve
seyisinin bu işten vazgeçmeye niyetleri yoktur. Bir plan yaparak evden
kaçmayı başarırlar. Bu kaçışa sinirlenen Don Kişotun ailesi ve
arkadaşlar berber ve papaz bu kaçıştan Sançoyu sorumlu tutmaktadırlar.
Don Kişotu eve getire bilmek için tekrar plan yaparlar. Bu sefer berber
bir gezici şövalye kılığına girip Don Kiştu yenicek ve şartlarını ona
kabul ettirecektir. Fakat işler umduğu gibi gitmez ve dövüşü kayıp eder,
bunun sonucunda berber Don Kişotun şartlarını kabule etmek zorunda
kalır.
Don Kişot Saragosa doğru yola çıkar. Saragos yolunda kocaman ve üzerinde
renk renk bayraklar olan bir yük arabasını durduran Don Kişot onun
krala altın götürdüğünü sanmaktadır. Abracıyı sorgular. Abracı arabadaki
kafesin içinde iki Afrika aslanı bulunduğunu söyler. Don Kişot a göre
bu Fresto adında bir büyücünü işidir ve bu yüzden aslanlar savaşma
ister. Abracıya zorla aslan kafeslerinin kapısını açtırır. Arabanın
etrafında aslan bakıcısından başka kimse kalmamıştır. Bakıcının kapıları
açmasına rağmen aslanlar dışarı çıkmak istemez. Don Kişot asların
kendiden korktuğunu düşünür ve kapıların kapatılmasına izin verir.
Aslan serüveninden sonra Don Kişot bir köy düğününe katılır. Düğünde
ters giden olayları düzeltir. İki sevenin birbirine kavuşmasını sağlar.
Daha sonra Saragosa doğru yola koyulurlar.
Saragosa doğru ilerlerken yolları Dük ve Düşeşle kesişir. Dük ve Düşeş
onların komik öykülerini duymuşlar, şakayı ve eğlenceyi seven bu
insanlar. Bunları ağırlamak bu soyluların tek düze yaşantısında bir
değişiklik yaratacaktır diye düşünürler. Onlara gerçek Şövalye ve
dünyanın en üstün seyisi muamelesi göstererek eğleneceklerdi. Don Kişot
ve Sanço şato da misafir edildi şato halkı da bu eğlencelere katıldı.
Sanço bir yere vali olmayı çok isteyen biriydi. Bunu öğrenen Dük Sançoya
bir oyun oynayarak onu bir yere vali olarak atadı. Don Kişot ve
Sançonun yolları burada ayrılmıştı. Sanço’nun geçici valiliğinden hemen
herkes memnundu . Etrafındakiler bir köylünün bu kadar akıllı, sağ duyu
sahibi olmasına hayrandı, emir ve önlemler çok akıllıca idi. Dük bile
valinin ipe sapa gelmez işlerine gülsede çoğu zaman Sanço’yu övmek
durumunda kalıyordu. Bazıları ise artık bu oyununu bitmesini istiyordu.
Bu geclerden birinde vali Sanço dinlenmeye çekildiğinde, olağan dışı
sesler duyan Sanço yaşadığı olaylı geceden sonra, işiden iğrendi. Oyunu
tertipleyenler. İşi bu kadar ileri götürdüklerinden dolayı pişman
olmuşlardı. Sanço olaylı gecenin sonunda eşeğini alarak valilikten
vazgeçip köyünün yolunu tuttu.
Valiliğin sorunlarının eşeğinin yanında Don Kişot’un dostluğunun yanında
kıymeti olmadığını anlamıştı. Şuanda efendisi ne yapıyordu acaba?
Sanço sonunda şatoda yaşadıklarının hatırladıkça Dük ve çevresindekilerin onlarla alay ettiklerini fark ediyordu.
Don Kişot’tan ayrıldığına çok pişmandı. Onu dünya zenginliklerine feda
ettiğini düşündü. Onun yüzüne nasıl bakacaktı. Bu düşüncelerle
ilerlerken eşeği ile beraber bir kuyuya düştü. Akşama kadar uğraştı
kuyudan çıkamadı. Dışarıdan bir gürültü işitti, yardım istedi. Gelen Don
Kişot’tu. Epey uğraştıktan sonra Don Kişot Sanço’yu kuyudan çıkarttı.
İkisi birlikte uğraşıp Sanço’nun eşeğini de çıkartılar.
Don Kişot’ta Dük’ün kendisi ile alay ettiğinin fark edip şatodan
ayrılmıştı. Beraber yeni serüvenlere doğru kucak açarak Barselona’ya
doğru yöneldiler. Sonunda Barselona’nın surlarına vardılar. Bir sabah
sahilde seyisi ile gezinen Don Kişot kendi gibi zırhlı bir şövalye ile
karşılaştı. Adam beyaz ay şövalyesi olduğunu söyledi ve çarpışmaya karar
verdiler. Bu sırada oradan geçen Barcelon’a valisi onları en doğrusu
cirit oyunu düzenlemek olduğunu söyledi. Beyaz Ay şövalyesi Don Kişot’u
yenerek, Don Kişot’tan 1 yıl boyunca şatosuna çekilmesini istedi. Don
Kişot kabul etti. Beyaz Ay şovalyesi aslında Don Kişotun dostu berber
idi.
Köylerine dönerler iken Don Kişot şatosunu gördüğünde “Bütün
yaptıklarımın delilik olduğunu anladım. Benimle alay ettiklerini şimdi
anlıyorum.” Dedi ve özür diledi. Don Kişot şatosunu döndüğü günden beri
hasta idi ve günden güne eriyordu. Don Kişot bir gün papaz ve berberle
konuşup Allah’ın ona aklını yeniden bağışladığını ve artık Don Kişot
olmadığını söyledi. şövalye öykülerine inanmadığını belirtti. Bir süre
sonra herkesi toplayıp notere son arzularını yazdırdı. Bu günün akşam
saatlerinde huzurlu ve sakindi. Şatonun yakınındaki bir çalılıkta
karatavukların sesi, gürgen dalında öten güvercinin sesi duyuluyordu.
Don Kişot dünyadan gelen bu selama gülümsedi sonra temiz ve günahsız
ruhunu Allah’a teslim etti.
İspanya, Meça Kenti’nin köylerinden biride elli yaşlarında soylu bir
adam yaşardı. Bu adam boş zamanlarını şövalye romanları okuyarak
geçirirdi. Bu onda öyle bir tutku haline gelmişti ki kendini okuduğu
romanlarda anlatılan “gezici şövalye” olarak görmeye başlamıştı. Artık
o, evinde oturamazdı, Romanlarda olduğu gibi zırhını ve silahlarını alıp
serüvenden serüvene koşmalıydı. Fakat bir eksiği vardı, okuduğu
romanlarda her şövalyenin yaptığı kahramanlıkları adadığı bir prensesi
olurdu. Prenses olarak kendi köyünde yaşayan ve çok güzel bir kız olan
Aldonz Lorence’yi seçtikten sonra yola koyuldu yolda kendisinin şövalye
ilan ettirmediğini hatırladı, bu yüzden yolda gördüğü ilk kişiye kendini
şövalye ilan ettirecekti. Biraz daha yol aldıktan sonra bir han gördü,
bu hanı bir şatoya benzetti, içindede kendini şövalye ilan edecek bir
soylunun yaşadığını düşündü. Hancı Don Kişot’u ilk gördüğünde onun nasıl
bir insan olduğunu ve onun suyuna gitmeyi kendisi için uygun olacağını
düşündü ve Don Kişot’un isteğini geri çevirmedi. Sabaha karşı uydurma
bir tören düzenleyip Don Kişot’u şövalye ilan ettiler. Hancı şövalyeye
iyi bir şövalyenin parasının ve bir seyisinin olmasını gerektiğini
söyler. Buna inan Don Kişot köyüne dünüp biraz para ve birde seyis
bulmaya karar verir. Dönüş yolunda bir grup tüccarla karşılaşır ve
onları duelloya davet eder, düello esnasında atından düşen sövalye birde
dayak yer. Olaydan sonra oradan geçmekte olan bir köylü tarafından
bulunur ve köyüne getirilir. Köye döndüğünde ailesi onu bu işten vaz
geçirmeye çalışsada o gezici şövalye olmaya kararlıdır. Yanına kendi
köyünde yaşayan Sanşo Panza bir delikanlıyı seyis olarak almak ister.
Delikanlıyı ikna ettikten sonra sabah erkenden yola koyulurlar. Bir süre
yol aldıktan sonra bir ovaya vardılar. Burada birçok yel değirmeni
vardır ve Don Kişot bunları dev sanarak üzerlerine yürümeye başlar,
seyisinin tüm engellemelerine rağmen vazgeçmez atını tüm gücüyle en
yakındaki yel değirmenine sürmeye başlar. Hayali bir deve saldıran
şövalye yel değirmenin kanadına takılarak yirmi metre ileri fırladı. Don
Kişot kendine geldikten sonra tekrar yola Lapice limanına doğru yola
çıkarlar. Yolculuk sırasında kendileri yorgun hisseden çift biraz mola
verirler. Bu sırada bir grup katırcının Don Kişot’un atının eğerini ve
Sanşo Panza’nın eşeğinin yüklerini çalmaya çalıştığını geçte olsa fark
ederler ve katırcılarla kavga eden Don ve Sanço kavgadan bir hayli kötü
durumda çıkarlar.
Zor da olsa kendilerini bir hana atarlar, içeriye perişan halde
girdiklerini gören hancı, karısı ve kızı onlara yardım ederler
yaralarını sararlar. Birkaç gün sonra handan ayrılı ve yeniden yola
koyulurlar.
Yolculuk sırasında yolun karşısından kendilerine doğru gelen bir atlı
görürler. Atlının başındaki gümüş tası Mambrrinin büyülü miğferi sanır
ve adama saldırır adam canını kurtarmak için her şeyini bırakır ve
kaçar. Aslında adam bir berber ve kafasındaki tasta yağmurdan korumak
için taktığı bir traş tasıydı. Sonra yeniden yola koyulurlar.
Yine yolculuk sırasında bir kalabalık gördüler ve bu kişiler zincirlerle
birlerine bağlı idiler Sanço bunların birer şuçlu olduklarını anladı ve
efendisini bu adamlardan uzak durması konusunda uyardı fakat Don Kişot
gezici şövalyenin görevleri arsında bu durumdaki kişileri kurtarmak ta
olduğunu savunarak onların yanlarına gitti. Onlara eşlik eden
şövalyelere saldırarak suçluların serbest kalmasını sağladı. Buna
karşılık olarak Don Kişot suçluları prensesi ilan ettiği Aldonz
Lorence’ya göndermek isteyince mahkumlar Don Kişotu taşlarlar ve hepsi
kendi yoluna gider.
Kara Dağa doğru yola koyulan kahramanlarımız oraya vardıkların birkaç
gün dinlemeye karara veriler. Burada Don Kişot’un aklına dünya
şövalyelerinin en kahramanı olan Aamadis de Gaules’ün yaptığını yapıp,
tuhaf delilikler yapıp, çile çekecek ve onları prensesine adayacaktı.
Prensesin bunlardan haberdar olması içinde seyisiyle bir mektup yazıp
ona gönderdi. Seyis bir hanın yanından geçerken köylüsü olan papaz ve
berberi gördü, papaz ve berber Don Kişotu gezici şövalyelikten vaz
geçirmek istiyorlardı. Sançodan Don Kişotun yerini öğrenip bir plan
yaparak Don Kişotu yeniden köyüne götürdüler. Fakat Don Kişot ve
seyisinin bu işten vazgeçmeye niyetleri yoktur. Bir plan yaparak evden
kaçmayı başarırlar. Bu kaçışa sinirlenen Don Kişotun ailesi ve
arkadaşlar berber ve papaz bu kaçıştan Sançoyu sorumlu tutmaktadırlar.
Don Kişotu eve getire bilmek için tekrar plan yaparlar. Bu sefer berber
bir gezici şövalye kılığına girip Don Kiştu yenicek ve şartlarını ona
kabul ettirecektir. Fakat işler umduğu gibi gitmez ve dövüşü kayıp eder,
bunun sonucunda berber Don Kişotun şartlarını kabule etmek zorunda
kalır.
Don Kişot Saragosa doğru yola çıkar. Saragos yolunda kocaman ve üzerinde
renk renk bayraklar olan bir yük arabasını durduran Don Kişot onun
krala altın götürdüğünü sanmaktadır. Abracıyı sorgular. Abracı arabadaki
kafesin içinde iki Afrika aslanı bulunduğunu söyler. Don Kişot a göre
bu Fresto adında bir büyücünü işidir ve bu yüzden aslanlar savaşma
ister. Abracıya zorla aslan kafeslerinin kapısını açtırır. Arabanın
etrafında aslan bakıcısından başka kimse kalmamıştır. Bakıcının kapıları
açmasına rağmen aslanlar dışarı çıkmak istemez. Don Kişot asların
kendiden korktuğunu düşünür ve kapıların kapatılmasına izin verir.
Aslan serüveninden sonra Don Kişot bir köy düğününe katılır. Düğünde
ters giden olayları düzeltir. İki sevenin birbirine kavuşmasını sağlar.
Daha sonra Saragosa doğru yola koyulurlar.
Saragosa doğru ilerlerken yolları Dük ve Düşeşle kesişir. Dük ve Düşeş
onların komik öykülerini duymuşlar, şakayı ve eğlenceyi seven bu
insanlar. Bunları ağırlamak bu soyluların tek düze yaşantısında bir
değişiklik yaratacaktır diye düşünürler. Onlara gerçek Şövalye ve
dünyanın en üstün seyisi muamelesi göstererek eğleneceklerdi. Don Kişot
ve Sanço şato da misafir edildi şato halkı da bu eğlencelere katıldı.
Sanço bir yere vali olmayı çok isteyen biriydi. Bunu öğrenen Dük Sançoya
bir oyun oynayarak onu bir yere vali olarak atadı. Don Kişot ve
Sançonun yolları burada ayrılmıştı. Sanço’nun geçici valiliğinden hemen
herkes memnundu . Etrafındakiler bir köylünün bu kadar akıllı, sağ duyu
sahibi olmasına hayrandı, emir ve önlemler çok akıllıca idi. Dük bile
valinin ipe sapa gelmez işlerine gülsede çoğu zaman Sanço’yu övmek
durumunda kalıyordu. Bazıları ise artık bu oyununu bitmesini istiyordu.
Bu geclerden birinde vali Sanço dinlenmeye çekildiğinde, olağan dışı
sesler duyan Sanço yaşadığı olaylı geceden sonra, işiden iğrendi. Oyunu
tertipleyenler. İşi bu kadar ileri götürdüklerinden dolayı pişman
olmuşlardı. Sanço olaylı gecenin sonunda eşeğini alarak valilikten
vazgeçip köyünün yolunu tuttu.
Valiliğin sorunlarının eşeğinin yanında Don Kişot’un dostluğunun yanında
kıymeti olmadığını anlamıştı. Şuanda efendisi ne yapıyordu acaba?
Sanço sonunda şatoda yaşadıklarının hatırladıkça Dük ve çevresindekilerin onlarla alay ettiklerini fark ediyordu.
Don Kişot’tan ayrıldığına çok pişmandı. Onu dünya zenginliklerine feda
ettiğini düşündü. Onun yüzüne nasıl bakacaktı. Bu düşüncelerle
ilerlerken eşeği ile beraber bir kuyuya düştü. Akşama kadar uğraştı
kuyudan çıkamadı. Dışarıdan bir gürültü işitti, yardım istedi. Gelen Don
Kişot’tu. Epey uğraştıktan sonra Don Kişot Sanço’yu kuyudan çıkarttı.
İkisi birlikte uğraşıp Sanço’nun eşeğini de çıkartılar.
Don Kişot’ta Dük’ün kendisi ile alay ettiğinin fark edip şatodan
ayrılmıştı. Beraber yeni serüvenlere doğru kucak açarak Barselona’ya
doğru yöneldiler. Sonunda Barselona’nın surlarına vardılar. Bir sabah
sahilde seyisi ile gezinen Don Kişot kendi gibi zırhlı bir şövalye ile
karşılaştı. Adam beyaz ay şövalyesi olduğunu söyledi ve çarpışmaya karar
verdiler. Bu sırada oradan geçen Barcelon’a valisi onları en doğrusu
cirit oyunu düzenlemek olduğunu söyledi. Beyaz Ay şövalyesi Don Kişot’u
yenerek, Don Kişot’tan 1 yıl boyunca şatosuna çekilmesini istedi. Don
Kişot kabul etti. Beyaz Ay şovalyesi aslında Don Kişotun dostu berber
idi.
Köylerine dönerler iken Don Kişot şatosunu gördüğünde “Bütün
yaptıklarımın delilik olduğunu anladım. Benimle alay ettiklerini şimdi
anlıyorum.” Dedi ve özür diledi. Don Kişot şatosunu döndüğü günden beri
hasta idi ve günden güne eriyordu. Don Kişot bir gün papaz ve berberle
konuşup Allah’ın ona aklını yeniden bağışladığını ve artık Don Kişot
olmadığını söyledi. şövalye öykülerine inanmadığını belirtti. Bir süre
sonra herkesi toplayıp notere son arzularını yazdırdı. Bu günün akşam
saatlerinde huzurlu ve sakindi. Şatonun yakınındaki bir çalılıkta
karatavukların sesi, gürgen dalında öten güvercinin sesi duyuluyordu.
Don Kişot dünyadan gelen bu selama gülümsedi sonra temiz ve günahsız
ruhunu Allah’a teslim etti.
█►SALVADOR◄█- : 2228
: 5
Mesaj Sayısı : 1603
Hesabı
Altın:: Full
Para:: Full
Similar topics
» Suç ve Ceza (Kitap Özeti)
» Demir Maske Kitap Özeti
» Oyun bozan harlen coban kİtap Özetİ gİzem ve macera ustasindan...
» Nutuk özeti
» Bomba Özeti Ömer Seyfettin
» Demir Maske Kitap Özeti
» Oyun bozan harlen coban kİtap Özetİ gİzem ve macera ustasindan...
» Nutuk özeti
» Bomba Özeti Ömer Seyfettin
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz